Popüler Yayınlar

28 Şubat 2011 Pazartesi

***HACILAR KÖYÜNDE TREKKİNG*** (27.2.2011)

Trekking kısaca “doğa yürüyüşleri” olarak tanımlanır..








Birbirine zıt iki iki renk..
Biri kışa boyun eğmiş..
Biri inadına hala yeşil…











Çiftliğin kedisi sahibinin dediğine göre 500 fare yemiş..






*** MANGALDA BALIK KEYFİ *** (Ankara/Çubuk/Hacılar köyü) 27.2.2011


 
Mangal, dost muhabbetlerinin bahanelerinden bir bahanedir...

















25 Şubat 2011 Cuma

***SİDE/ANTALYA***

SİDE...
"Side" adı Anadolu dilinde "Nar" anlamına gelmektedir. Bu özellik ve belgede bulunan bazı yazıtlardan elde edilen bilgiler Side tarihinin Hititlere kadar uzandığını göstermektedir. Fakat Anadolunun en eski yerleşim birimlerinden biri olan Side'nin M.Ö. 7. yüzyıldan önce kurulduğu da söylenmektedir...


Side'de tek başına yükselen bir palmiye ağacı.. Bunaltıcı sıcak karşısında bile başı dik.. Tek derdi yalnızlık sanki. Yalnızlık. Halbuki yanında bir ağaç daha olsa.. Hatta bir tane daha olsa. Ama.. Ağaç bunlar.. Kalkıp yanına gelecek değil ya diğer ağaç kardeşi.. Sarılacak, yapraktan saçlarını okşayacak, güneşten çatlamış tenini öpecek değil ya..
Farkımız bu mu ki ağaçlardan bizim.. Bu bizim yalnızlığımızı gidermekte mi acaba? Yoksa çoğu zaman yalnızken yaşadığımız birlikteliği, birlikteyken mi kaybettik acaba?


En güzel deniz: 
Henüz gidilmemiş olanıdır. 
En güzel çocuk: 
Henüz büyümedi. 
En güzel günlerimiz: 
Henüz yaşamadıklarımız. 
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz: 
Henüz söylememiş olduğum sözdür... 
(Nazım Hikmet Ran)
















24 Şubat 2011 Perşembe

***TOPKAPI SARAYI***

TOPKAPI SARAYI (Bâb-üs Selâm Kapısı)
1478 yılında Fatih Sultan Mehmet’in inşaa ettirdiği Topkapı Sarayı‘nın tamamlanması 12 yıl sürmüştür, 380 yıl boyunca Osmanlı Devleti’nin yönetim merkezi olarak kullanılmıştır daha sonra padişahların Dolmabahçe, Yıldız gibi saraylara taşınmasıyla birlikte içerisinde Osmanlı Devleti’ne bağlı çeşitli görevliler yaşamaya başlamıştır, Saray boşaltıldıktan sonra dahi önemini kaybetmemiştir padişah ve ailesi her yıl Ramazan Ayı’nda sarayın Mukaddes Emanetler bölümünü ziyaret etmiştir...


ADALET KULESİ
Padişahların divan toplantılarını dinledikleri Adalet Kasrı Fatih Sultan Mehmed döneminde bağımsız kule şeklinde bir bina olarak yapılmıştı. Osmanlı Devleti’nin adaleti her şeyin üzerinde tuttuğunu ifade eden sembolik bir anlamı vardır. Çeşitli tamirler gören Adalet Kulesi Sultan II. Mahmud döneminde (1819-20) yıllarında tadil edilerek yükseltilmiştir. Daha sonra, 19 yy.da Sultan Abdülaziz döneminde bugünkü yüksek ve sivri külahlı görünümünü kazanmıştır.


DİVAN-I HÜMAYUN - KUBBE ALTI
Osmanlı Devleti’nin idare edildiği yer olan Divan-ı Hümâyûn haftanın dört günü (Cumartesi, Pazar-Pazartesi, Salı) günleri toplanırdı. Dîvan’ın asil üyeleri olan Sadrazam ve 6 veya 9 kişiden oluşan Kubbealtı vezirleri; Anadolu ve Rumeli kazaskerleri, Kubbe altındaki duvarın önünde yer alan divanda oturarak Devlet işlerini görüşürler ve dava dinleyerek sonuçlandırırlardı. Dîvan’da askeri sınıfa ait dava, veraset ve sair şer’i ve hukuki muameleleri gören kazaskerler vezirlerden sonra en yüksek rütbeli memurdu. Divan toplantılarının akabinde Padişah’ın huzuruna çıkılır ve o gün görüşülen konular özetlenirdi. Bugünkü Bakanlar Kurulu’nun vazifesini yapan Dîvan-ı Hümâyûn Kalemleri devletin bütün idari işlerine bakardı. 18. yy.ın sonlarına doğru hükümet işlerinin Sadrazam Sarayına (Bâb-ı Âli) nakledilmesiyle divan, kapıkulu askerlerine mevacip dağıtmak ve elçileri kabul etmek gibi sembolik bir konuma gelmiştir...


Tarihin gözleri var, surlarda delik;
Servi, endamlı servi, ahirete perdelik...
Bulutta saha kalkmış Fatih"ten kalma kir at;
Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...
Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;
Her nakısta o mana: Öleceğiz ne çare?
Hayattan canlı ölum, günahtan baskın rahmet;
Beyoğlu tepinirken ağlar, Karaca Ahmet...
O manayı bul da bul!
İlle İstanbul’da bul!
İstanbul,
İstanbul...
(Necip Fazıl Kısakürek)


Mavi bir nur karşımdaki
Mavi bir akışta İstanbul boğazı...
Dalıp gidiyorum tarihten bir sayfaya
Sarıyer sırtından bakıp bakıp boğaza
Bu boğazda başlamış,bu boğazda bitmiş nice sevdalar var...
Şu maviliğe bakarken gönlümde kalmaz açlık
Bu boğaz bana hep cenneti hatırlatır...


Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar..
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar...








***RAFTİNG/KÖPRÜLÜ KANYON***

RAFTİNG...
insanların zihninde sanki sadece profesyonellerin yapabileceği bir spor olarak yer etmiştir. bunun için aslında hiçbir ön bilgi gerekmemektedir. Daha önceden özel bir ders yada kurs almış olmakta gerekmez.. Rafting 7'den 70'e yüzme bilen (ve bence bilmeyen) herkesin deneyebileceği ve ömründe en az bir kez mutlaka denemesini tavsiye ettiğim eğlenceli, adrenalin ve heyecanı yüksek bir doğa sporudur.. Rafting yapmak için bota can yelekleri ile oturursunuz.. Her botta bir rehber bulunur ve size bilmeniz gereken bilgileri aktarır yani küreği nasıl tutacağınız, botta nasıl oturacağınız, komutları nasıl takip edeceğiniz anlatılır.. ve artık raftinge hazırsınızdır..


Rafting, Akdeniz'in kavurucu sıcağından bir günde olsa uzaklaşmak, Köprülü Kanyon'un cennet, doğal güzelliği içerisine kendinizi bırakmak, dinlenmek ve Köprüçay'ın buz gibi serin sularında adrenalin ve heyecan dolu bir gün geçirmektir..


Rafting, Yemyeşil doğa harikası bir kanyonun ortasında akıp giden serin buz gibi sulara kendinizi bırakıp ruhunuzu dinlendirmektir...