Popüler Yayınlar

29 Mart 2011 Salı

*** SEYDİŞEHİR ***

Türkiye'de leblebinin ilk üretildiği yer olan Seydişehir bir zamanlar 350 tezgahla bütün Türkiye'nin ihtiyacını karşılarken, bugünlerde üretim yapan sadece 6 işyeri kaldı.
Bir zamanlar 350 tezgahla Seydişehir'in en önemli geçim kaynağı olan leblebicilik mesleği, İlçeye açılan Alüminyum fabrikasından sonra durma noktasına geldi. Fabrika açıldıktan sonra leblebi işiyle uğraşan esnafların dükkanlarını kapatıp fabrikaya işçi olarak geçtiğini ve mesleğin bitme noktasına geldiğini savunan bazı leblebi ustaları ,kendilerinin bu işi yapan son kuşak olduğunu söylediler.
Sadece 6 tezgah kaldı..

Bunlardan biride Seyit Ali Pinici ustanın tezgahıdır... 


Leblebi imalatı için önce üreticiden damla cinsi nohut alınır. Daha sonra ıslama makinesinde nohutlar ıslatılır. Daha sonra telis çuvallara doldurulur ve 12 saat dinlendirilir. Sonra elenirbüyük küçük ayrılır.
Kakaç ağacından yapılan bir tokmakla sac üzerinde devamlı çevrilerek kabuklarından ayrılır.Sonra gene telis çuvallara doldurularak bir ay kadar dinlendirilir.
Kavrulan leblebilerin dinlendirme işleminden sonra ocakta kızartılır. Arzuya göre leblebi sıcakken tuzbiberkaranfil serpilir.
Kavrulan leblebi kıl çuvallara doldurularak satışa sunulur.
Nohutun işlenmesinden beyaz sarı leblebi şekerle kaplanmasından şekerli leblebi elde edilir.



Suğla Gölü çevresinde yetişen nohuttan elde edilen; Seydişehir'de özel tokmaklar ve ocaklarda, aylar süren uğraşlardan sonra tüketime hazır hale getirilen Seydişehir leblebisi, yıllarca ilçenin en önemli kazanç kaynağıydı. İlçede, "babanın oğula el vermesiyle" süregiden leblebicilik mesleğinin yüzlerce yıllık geçmişi var...


Leblebinin ilk olarak Seydişehir'de icat edildiğini savunulur: ''Horasan erlerinden olan ve ilçeye Selçuklular döneminde gelip yerleşen Seyid Harun Veli Hazretleri ilçede Cami yaptırmak için halktan yardım istemiş. Hayırsever halkta elinde avucunda ne varsa alıp getirmiş. Yaşlı bir teyzede kendi bahçesinde yetiştirdiği nohutları tavada kavurmuş ve kavurduğu nohutları Hazrete getirip vermiş. İşte o gündür bu gündür nohut kavrulur ve leblebi olur. Yani leblebinin ana vatanı burasıdır.
Şişmanlatmaz mide suyunu asidini çekerek mide ekşimesini ve yanmasını önler... 


Seydişehir Horasanlı Seyyid Harun’un buraya gelip konaklamasıyla kurulmuş bir şehirdir. Seydişehir ilçesi Küpe Dağı'nın eteğinde kurulmuştur. Horasanlı bir Türk olan gönül sahibi bir veli’nin ailesi ve kendisine uyan kırk kadar dervişi ile Horasan’dan Anadolu’ya göçmesi, Eşrefoğulları devrinde Küpe dağının eteklerine gelerek burada konaklaması olayı, Seydişehir Tarihinin başlangıcı sayılır. Seydişehir’in kurulusundan bu güne, 700 yıllık bir geçmişi vardır.. Bu uzun zaman içinde Seydişehir, birçok olaylar yasamış, Osmanlı Karamanoglu mücadelesi yıllarında bu iki devlet arasında sık sık el değiştirmiştir.




Camii Beysehir Esrefoglu Camii kadar görkemli olmasa da içi ona benzer ahşap bir mimariyle bezenmiştir...

Şeyh Hacı Abdullah Efendi Hazretleri Türbesi.. (1806-1903)










Hiç yorum yok: